1 Şubat 2009 Pazar

10 Bülent 1 Tolunay Etmez


"Geleceğe Dönüş" filminde Dr. Brown'ın icadı zaman makinesi elimizde olsa da 2007 Ağustos'unun 12. gününe dönebilsem keşke. Elimde o gece Avni Aker'de olan olayları (turunculu elemanın yaptığını kimse tasvip etmez, söylemek istediğimi yanlış yere çekmesin kimse) ve sonrasında yaşanan gelişmeleri futbol kamuoyuna bir kez daha izletebilsem. Bülent Uygun'un Lorant'ın paketlenmesi, Pecze'nin şutlanmasından sonra, artan basın ilgisinin yansıması olarak ortaya koyduğu ibret alınacak, "örnek alınmaması gereken kişi" resmi için o dönemde Trabzonspor camiasının söylediklerine kulak asmayan futbol kamuoyu yavaş yavaş olayın vahametinin farkına varmaya başlamış. "Benim oyuncum hakeme itiraz edemez, ederse cezasını veririm" lafının üzerinden 1 hafta geçmeden Kayserispor deplasmanında oyuncusu hakeme itirazdan kırmızı kart gördü. Herkes adam gibi adam (!) asker Bülent oyuncusuna gereken (!) cezayı verir diye düşünürken maç sonu açıklamasında hakemin taraflı (!) yorumundan ve Tolunay Hoca'nın kırmızı kart gören Kayserispor'lu oyuncuyu öpmesinden dem vurdu. "Ben arabada bile geri vites kullanmam" trajikomikliğindeki basın toplantısında "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" atasözüne getirdi yeni yorumu, işler yolunda gitmeyince ne yapamayacağını bilmeyen insan figürü örneği olarak bir kenarda saklıyorum.


Avni Aker'de Ayman-Balili ikili mücadelesini Arap-Yahudi savaşı gibi lanse ettirirken, Emekli Genelkurmay Başkanı'na şiirler yazar, hediyeler gönderirken, Başbakan için taaaa 93 yılından kehanette bulunduğunu anlatırken de ve 1 yıldır bunun gibi onlarca sözü söylerken de aynı Bülent Uygun'u izliyorduk. Dün Adana'da yaşananlar daha başlangıç, Sivas peşpeşe puan kayıplarına başlar, kupadan elenirse seyreyleyin cümbüşü.


Kendisine hak ettiği cevabı, O'nun tarzıyla Tolunay Hoca verdi maç sonunda. Ne kamera görünce sağı solu oynayan, ne de ortalarda "adamlık/delikanlılık" timsali olarak dolaşan, egosunun esiri olmadığını her hareketinden anlayabileceğimiz, düşünebilen, aynı zamanda düşündüklerini herkesin anlayabileceği kelimelerle ifade edip çok şey anlatabilen Tolunay Kafkas'ı bile kendi seviyesine indirebilen Bülent Uygun'u tebrik etmek lazım.


Ne diyor Tolunay Hoca;

“Ben kameralar karşısında konuşmam, bir şey varsa yüzüne söylerim. O bizim kim olduğumuzu iyi bilir. Derdi varsa gelsin benimle konuşsun. Eğer aranızda Sivaslı biri varsa gidip bunları hemen kendisine söylesin”.

3 yorum:

muktedir dedi ki...

Tolunay hocam öncelikle sakin olmakta yarar var. Bülent'in talebeleri(!) için İBB teknik direktörü Abdullah AVCI'nın devrenin ilk yarısında oynadıkları maç sonunda verdiği beyanatlar geldi aklıma. Bakın ne diyordu Abdullah AVCI. Oyuna hakim olup öne geçene kadar herşey caiz,çirkeflik yapacaksın ama takımın önde iken efendilik timsali taslayacak,şirin gözükeceksin. Bülent denen adam(!) dersini çok iyi çalışmış zamanında,eğer bukelamunların Bülent UYGUN'un varlığından haberi olsaydı emin olun kendilerinden utanırdı.

Unknown dedi ki...

Slm Fatih,

Ben çözemedim bu Bülent Uygun'u.
Çalışkan gözüküyor ama bir yandan çok artist.
İki sezondur işler iyi gidiyor tabii.
Birkaç maç kaybederlerse ne yapar acaba?

Alp

Sağ Açık dedi ki...

Selam Alp,

Aslında yukarıda Öztekin'in de belirttiği gibi Bülent için Abdullah Avcı'nın bu minvalde 7 Aralık'ta yaptığı açıklama çok manidar..

"Türkiye'de bir oyun oynuyoruz. Bu oyunda herkes birbirine bağlı. Oyunu provoke eden oyuncu sayısına, herkesin dersini iyi çalışıp dikkat etmesi gerekir. Oyun kafa kafaya giderken sevimli, kazanmak için her şeyi yapan ama öne geçtiği zaman da kamuoyuna farklı imaj vermenin doğru olmadığını düşünüyorum."

Zaten Kayseri-Sivas maçının sonunu izleyen herkes Bülent ne kadar ortamı germeye çalıştıysa, Tolunay'ın da bir o kadar sakinleştirme amacında olduğunu görmüştür.

Söylediğin gibi, hep birlikte Sivas maç kaybettiğinde Bülent'in ne yapacağını ibretle izleyeceğiz.