22 Ocak 2009 Perşembe

21 Ocak 2009 Çarşamba

Ne Haddine?

Anadolu Ajansı'nın geçtiği bir haber gözüme çarptı biraz önce. Trabzon'daki bir atış poligonu, Trabzonspor eğer pazar gecesi Fenerbahçe'yi yenerse tüm futbolculara ve teknik heyete 6 aylık, gol atan oyunculara ise 1'er yıllık ücretsiz üyelik vereceğini duyurmuş.

Nereden tutarsan elde kalır cinsten bir haber.

İlk olarak, kulüple anlaşmadan, Trabzonspor ismini/markasını kullanarak iletişim yapılması, bahsi geçen atış poligonu için faydalı gibi görünse de, bizim "ambush" dediğimiz sinsi pazarlama kategorisine girdiğinden hiç de etik bir davranış değildir. Daha da Türkçe'si, kimse Trabzonspor'dan izin almadan, Trabzonspor ve sahip olduğu alt markaları kullanarak iletişim yapamaz, Fenerbahçe'yi yenersek ödül veriyorum diyemez. Euro 2008 döneminde Milli Takım üzerinden yapılan sinsi pazarlamanın bir örneği olarak bir kenara not alabiliriz bu durumu.

Haberin ticari boyutunun yanında, Trabzon ve Trabzonspor imajına da zarar veren bir yanı olduğunu da düşünüyorum. Silah, pek ala o şehrin en büyük tutkularından birisi. Tabii ki ben de dahil büyük bir çoğunluğun silah sevgisi var. Ancak Trabzonspor markasının, son 3-4 yılda ülke gündemine geldiği mafya-bahis-silah haberleriyle birlikte tarumar olan algısı mevcut yönetimle yeni yeni toparlanmaya başlamışken böyle bir haberle anılması, hayal ettiğimiz Trabzonspor açısından oldukça üzücüdür.

Adı geçen atış poligonu bu hediyeyi Trabzonspor sevgisinden vermeyecek tabii ki, maksat medyada haber olmak.

Şimdi kulübün ilgili (!) departmanından beklentim gereğini yapması. Bu sefer içimde az da olsa bir umut var.

Edit: bu yazı girildikten bir kaç saat sonra kulüpten gerekli açıklama yapıldı. Açıklamada “Trabzonspor Kulübü olarak sporun dostluk, barış ve kardeşlik ölçülerinden hareketle değerlendirilmesi yönündeki anlayışımızla çelişen ve topluma farklı bir imajla yansıyacak böylesi bir ödülü kabul etmemiz mümkün değildir. Yönetim kurulumuzdan habersiz ve herhangi bir talebe bağlı olmayan söz konusu açıklamaların tarafımızdan kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır. Bu vesileyle iyi niyetinden şüphe duymadığımız ancak sportif içerikle bağdaştıramadığımız söz konusu ödülü kabul etmediğimizi bildiriyor, konuyu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz" denildi. Yapan yaptıran emeği geçenlere kendi halinde bir Trabzonspor taraftarı olarak teşekkür ederim

http://trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=HaberDetay&IND=935#Icerik

Bence Devam


Pazar gecesi Kadıköy’de Trabzonspor bu sezonun en kritik doksan dakikasına çıkacak belki de. Zirve ortağı takımımız, Göksu ve Papy dışında devre arası katkısı yapmadan son 10 yıldır deplasmanda yenemediği (Cem Papila ve Metin Tokat sağ olsun) Fenerbahçe karşısında tabir-i caizse tamam ya da devam maçına çıkacak. Ersun Hoca üzerinde kurulan “büyük maç kazanamıyor” baskısı, transfer beklentisinin etkisiyle dillendirilen “neden eksik bölgelere takviye yapılmadı” eleştirileri, Trabzonspor aleyhine yapılan hakem hatalarının meşrulaştırılması gibi negatif psikolojik etkenler bizi sıkıntıya sokabilecek noktalar. İlk yarıda tam kapasiteli fayda sağlayamayan başta Gökhan Ünal olmak üzere Yattara, Colman, Selçuk gibi oyuncuların devre arasında motivasyonlarının artması ve alttan yapılan Göksu takviyesi bence yapılmayan transfer ihtiyacını oldukça hafifletecek durumlar. Antalya’daki maçlarda izlediğim, fotoğraflarını gördüğüm Gökhan Ünal ikinci devrenin ismini en çok duyuracak ismi olduğunu Fenerbahçe maçıyla gösterecektir bence. Bazılarının söylediği gibi Kadıköy’de şansımız çok düşük değil, tam tersine içimden bir ses bu “tamam mı devam mı” maçından “devam” sonucuyla ayrılacağımızı söylüyor. Sedat Tunalı’nın söylediği gibi, Arsenal maçından sonra maç kaybetmemiş Fener’in bu istatistiğini bozacağız.

Atkı mı Katkı mı?

Mart sonundaki yerel seçimlere yaklaşık 3 ay kalmışken, aktif yarışın içinde olacak tüm partiler Trabzon Belediye Başkanlığı adaylarını açıkladı ve seçim savaşları resmen başlamış oldu. Ülkemizde, bu sözünü ettiğimiz seçim savaşları, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi projelerle değil daha çok bel altı saldırılarla gerçekleşiyor maalesef. Koskoca şehirleri yönetmeye talip olanlar oy istediği halkın karşısına yapmayı planladıkları icraatlarıyla, ya da vizyon genişletecek fikirleriyle çıkmamak konusunda pek ısrarcılar. Bunun yerine, aday oldukları il/ilçe’deki spor (ya da futbol) kulüplerini halkın ilgi ve oyunu almak için araç olarak kullanmak daha çok uyguladıkları yöntemlerin başında geliyor. Trabzon özelinde, “bir çok aday Trabzonspor’un kıyısından köşesinden tutup, seçmenin gönlünü çelmeye çalışıyor” dersek kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum. Bunu söylerken gerçekten Trabzonspor’a bağlılığının gönülden olduğunu bildiğimiz aday büyüklerimizi tenzih ettiğimi de ayrıca belirteyim. Peki ama, Başbakan’ın hedef belirlediği, muhalefet partisinin kaptırmak istemediği bu şehri yönetmeye aday olanlar, neden karşımıza “spor yatırımlarıyla Trabzon’u marka kent yapacağız” diyip ellerinde projeleriyle çıkmıyorlar ki? Dünya’da bu şekilde markalaşan Melbourne, Dublin vs gibi şehirler mevcutken, Trabzon’un da elinde ülkesel bazda en değerli markaların başında gelen Trabzonspor varken, hali hazırda yapılacak 2011 Avrupa Gençlik Oyunları mevcutken, adaylar niye proje üretmek yerine boğazlarındaki atkılarla, cüzdanlarındaki üye kimlikleriyle gündeme geliyorlar ki?

Spor projeleri derken kimse “futbol/basketbol sahaları” kastettiğimi sanmasın. Onlar, proje sayılmayacak, basit belediyecilik yatırımlarıdır. Benim görmek istediğim, doğa ve denizin iç içe olduğunu savunduğumuz güzel şehrimiz için, hem sokaktaki işsiz, suç işlemeye meyilli gençlere serbest zaman aktivitesi olacak, hem de şehre turist çekecek, ya da gelecek olan turistlerin kentten mutlu ayrılmasını sağlayacak spor projeleri. Bu projelere birkaç örnek verelim isterseniz.

Deniz kenti olduğunu iddia ettiğimiz Trabzon, spor anlamında denizi ne kadar efektif kullanıyor hiç düşündünüz mü? Karadeniz’in yapısının denizde yapılacak sporlarına uygunluğuyla ilgili herhangi bir araştırma yapmış değilim, ancak şu denizi kullanabileceğimiz herhangi bir spor dalı yok mudur sizce? Yüzme sporu Trabzon’da ne kadar gelişmiştir? Belediye başkan adaylarımızdan herhangi biri, bu yüzme, yelken ya da su sporlarıyla ilgili bir projeyle neden karşımıza çıkmaz ki?

Ya da yaklaşık bir ay önce yerel ve ulusal medyada çıkan bir haberden yola çıkarak sorayım. Trabzon şehri, Ölüdeniz’den sonra ülkemizde yamaç paraşütünün yapılabileceği en güzel 2. parkur olan Uzungöl’e sahipken, başkan adaylarından hangisi bu konuyla ilgili bir çalışma yapacak, Sümela Manastırı’yla birlikte şehrin en gözde 2 turistik yerinden biri olan Uzungöl’ü kim seçim planlarına dahil edecektir sizce? Uzungöl belde belediyesidir, Trabzon Belediyesi’nin faaliyet alanına girmez diyebilirsiniz belki, ancak Trabzon Belediyesi amiral gemidir, şemsiyedir, ilçe ve beldelerde de gerekli projeleri yapabilir, ya da o projelere destek verebilir. Büyükşehir olma vizyonunu da bu tip projelerle somutlaştırabilir.

Bu noktada daha açıklayıcı olması için Bursa Osmangazi Belediyesi’nin kablolu su kayağı tesisini de örnek olay olarak adayların önüne sunabilirim. Osmangazi Belediyesi’nin yaptırdığı kablolu su kayağı tesisi, sadece bu sporla değil, 365 gün boyunca çevresinde barındırdığı birbirinden farklı rekreasyon alanlarıyla bir cazibe merkezi haline geldi. Belki bir çoğumuzun kablolu su kayağından haberi bile yoktur ancak geçtiğimiz ekim ayında o tesiste 10. Avrupa Cable Wakeboard Şampiyonası’nın bir ayağı düzenlendi ve yüzden fazla sporcu ve ondan kat be kat fazla turist geldi izlemeye. Ve bu Osmangazi’nin mevcut Başkanı, Başbakan tarafından, ilçede yaptığı böyle güzel çalışmalardan dolayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapıldı.

Bu ülkeden böyle onlarca örnek bulunabilir. Mevcut başkan adaylarından beklediğim basın mensupları flaşlarını açtığında boyunlarına takmak için Trabzonspor atkısı aramak değil, şehrin vizyonunu değiştirecek, şehirdeki işsiz gençleri şiddet eğiliminden uzaklaştıracak, aynı zamanda kente turist çekecek, gelen turistlerin memnun dönmelerini sağlayacak projeler üretmek. Biliyorum, zaman dar, 3 ayda böyle projelerle karşımıza çıkma olasılıkları çok düşük, ancak bu konuda profesyonel danışmanlık almak isterlerse, bu adaylara fikir ve proje anlamında yardım edecek onlarca işinin ehli kişi bulabilirler. İçinizden “daha adaylar yeni belli oldu, henüz kimse herhangi bir proje açıklamadı, biraz sabretsen görürdün projeleri” diyenler oluyordur mutlaka. Benimki sadece öngörü, umarım ben yanılırım da adaylar polemiklerle değil projelerle yarıştıkları bir seçim maratonu izletir bize.