26 Şubat 2009 Perşembe

Baklava, Lokum, Kolbastı...


Yıllardır bizim diye bildiğimiz Baklava'yı, Lokum'u Yunanistan'ın sahiplenip tescillettirmesi olayının benzerini yaşıyoruz şu anda. Bu sezon Avni Aker'de maç sonunda Trabzonspor futbolcuları oynayana kadar Giresunlular'ın dahi bilmediği "kolbastının Giresun'dan çıktığı" iddiası bir anda gündemimizi meşgul etti.

Önce Giresun'da müzikle ilgili bir derneğin başkanı "kolbastı bizimdir" dedi, sonra Giresun Valiliği konuyla ilgili tarihsel bir rapor hazırlattı. Rapora göre ilk olarak 1929'daki çalışmalarda rastlanmış kolbastının Giresun oyunu olduğuna rastlanmış. Bugün de Adnan Şenses "kolbastı Karadeniz değil Roman oyunudur" demiş, ıspat olarak 9/8'lik ritimle oynandığını göstererek.
Herkesin "Trabzon Kolbastısı" dediği 2006'da serseri oyunu olarak lanse edilen şeyi bugün meşhur olunca herkes sahiplenmeye çalışmış. Ne Giresun'un raporda bahsi geçen tarihte Trabzon'un bir kazası olduğunu söyleyeceğim, ne de Adnan Şenses'in bunadığını iddia edeceğim. Gerek yok bunlara, kolbastıyı herkes Trabzon'un diye biliyor ya, bu oyunu Trabzonspor meşhur etti ya, geri kalanlar "Yunan dalavereleri".

Güne Üç Hürel'in Kolbastı yorumu eşliğinde serseri oyununu izleyerek başlayan Sağ Açık yazdı...

2 yorum:

muktedir dedi ki...

Kolbastı'nın tarihsel gelişimi ile ilgili bir fikir beyan edemem kendi adıma,ankca Kolbastı'nın benim tarihsel gelişimimde ki yerini anlatırsak Kolbastı'nın hangi kültüre ait olduğunu açık ve net gözler önüne serebiliriz.

1992 senesinde orta öğretime eğitimine başlamak üzere Trabzon yollarına düştüğümüzde içimizde ki Trabzonspor aşkınında var olması hasebiyle sevinçten elimiz ayağımız titredi önce,Bahçecik'in dik yokuşunu her tırmandığımda şehrin kültürel kokusunu o yaşa rağmen içimizin en ucube köşelerine kadar bıtaktık gerek bilerek gerek bilmeyerek.

Hafta sonları atılan Meydan turlarında ismini yanlışsam düzeltin lütfen Maraş Caddesi üzerinde bulunan Anılar müzik isimli iş yerinden yükselen Kolbastı ritimleri süsledi hep.

Mecburiyetten Trabzon şehrinden ayrılamımızdan sonra Trabzon şehri ile bağlantımız hiç kopmadı kopamazdıda. Bizi birbirimize bağlayan Trabzonspor aşkı vardı çünkü.

Ve sene 1999 yine eğitim amaçlı Giresun'dayız ancak 11 yaşında Trabzon sokaklarında içimize nakşeden kültürün zerresini bulmak mümkün değil,hatta önünde bilerek Kolbastı dinlemek için beklediğim bir müzik market bile yoktu.

Trabzon bizim için kürkcü dükkanı misali gibi dönüp dolaşıp gittiğimiz yer oldu her zaman.2000'li yıllardan sonra uzun bir zaman Trabzon şehrinde ikamet etme fırsatı doğdu bizim için.

Hafta sonları gidilen maçlarda stadyumda koltuklara vurularak elle çalınan Kolbastı ritminde coşmayan yoktu Avni Aker'de..

Akşam saatlerinde sokak aralarında arabalardan yükselen son ses Kolbastı eşliğinde mahallenin en zıpkın delikanlılarının oynadığı bir oyundan öte idi Kolbastı.

O günden bugüne ne değişti o sokaklarda şu anda bilemem ama benim için o günlerde tanıdığım Kolbastı ne ise bugünde odur ve Kolbastı'nn K'sına rastlamadığım Giresun'un değil Trabzon şehrinin en önemli kültür değerlerinden birisidir..

Sağ Açık dedi ki...

Kolbastı-Trabzon özdeşliğini bir Gümüşhanelinin bu yorumundan daha güzel anlatabilecek yazı olduğunu sanmıyorum.

Eline sağlık Öztekin