15 Nisan 2009 Çarşamba

Ölmek Bir Takım Uğruna, Ayrılmak Sevdiklerinden Çok Sevdiğinin Yolunda

Bazıları için kelimeler yetmez böyle zamanlarda insanın hislerini anlatmasına. İnsan hiç birşey söylemek istemez, saatlerce susmak ister, kimseyle göz göze gelmeden. Hangi mantık kalıbına sığar, hangi bahaneyle örtbas edilebilir ki bir futbol takımını izlemek için ölümün soğuk ceketini giymek.

Bugün, 17 yıl önce bir kupa maçı için Samsun'a giderken kaza geçirip vefat eden 6 Trabzonspor şehidinin aramızdan ayrılışının yıldönümü. Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun Neşat Akyazı, Kürşat Akyazı, Yusuf Sevgi, Hasan Sevgi, İsmail Akyazı ve Ziya Kara. Şampiyonluk kupası sizin mezarınıza da gelecek.

.........................................

Rahmetli Orhan Kaynar'ın 16 Nisan'da Hürriyet'te çıkan yazısı;

"Maçı mı izledik, yoksa hazin bir tören mi anlayamadık. Öylesine gergin bir maç ki, herkes "Şu karşılaşma kazasız belasız bitsin" diye dua ediyordu. Trabzon'dan, Ankara'dan, İstanbul'dan binlerce kişi Samsun'u adeta istila etmişti. Hele sabahın erken saatlerinde 6 Trabzonsporlu taraftar trafik kazasında ölünce, gerginlik de had safhaya ulaştı.

Karşılaşma öncesi süren gerginlik, Trabzonsporlu ve Beşiktaşlı iki taraftarın ellerinde bordo mavili ve siyah beyazlı bayraklarla üstelik kol kola statta tur atmaları gerginliği azaltttığı gibi, eski olaylar bir anda unutulup, gözler 90 dakikalık mücadeleye döndü.

İşte böylesine bir maçta, Cyzio'nun fizik gücünü bastırıp, Trabzonspor'u 1-0 öne geçirdiği gol, bordo mavili taraftarlara bayram sevinci yaşattı. Karşılaşmanın ikinci yarısında Trabzonspor birçok net pozisyon daha yakaladı. Ancak son vuruşu yapmakta başarısızdı.

Sahada oynanan futbolu anlatmaktan çok şunları söylemem gerekli. Dün bana göre aklı selim kazandı. Herkes şapkasını çıkartıp önüne koymalı. Trabzonspor Taraftarı akıllı olmalı. Bir Trabzonsporlu olarak, Trabzonspor'un yakaladığı finale sevinemedim. Aklım hep o gencecik bordo mavili futbol şehidi taraftarlardaydı. Başsağlığı dilemekten başka elden ne gelir ki?"

Orhan Kaynar
16 Nisan 1992 - Hürriyet

Hiç yorum yok: