2 Mayıs 2009 Cumartesi

Kolbastı'ya Dönüş

Ersun Yanal'ın istifasından sonra görevi devralan nöbetçi hoca Ahmet Özen'in hangi kadroyla sahaya çıkacağı merak konusu olduğu kadar önemsizdi de.

Önceki hocayla arasında duygusal(!) bağ olan Selçuk İnan'ın hafta boyu süren formsuz+isteksiz halet-i ruhiyesi bir anlamda bize ipucu verse de Ahmet Hoca bana göre sürpriz bir kadroyla sahaya çıktı. Ben Ceyhun-Selçuk değişikliğini beklerken, O Song-Tayfun, Serkan-Ferhat, Alanzinho-Serkan değişikliğini içeren bir kadroyla sahaya çıktı. Song-Tayfun değişikliğine iki futbolcunun özünde aynı mevkinin oyuncuları olduğu gerçeğinden yola çıkarak onay versem de özellikle Serkan'ın sol açık oynamasının mantığını anlamış değilim. Hele Serkan'ın orta sahanın solunda oynamasını hem ben garipsedim, hem de Serkan...

Maça erken gelen iki gol ile başladık. Önce Kayseri defansının Yattara'ya hediye ettiği top, ardından Gineli'nin mükemmel asisti ve Umut'un mucize(!) golü geldi, peşinden Colman'ın güzel pası peşinden Gökhan'ın aynı güzellikte vuruşu ve Suleymanu'nun kafasına çarpması durumu 2-0 yaptı. Bu dakikadan sonra ilk yarı bitene kadar ne oyunda güzellik gördük ne de skorda. Gerçi son dakika hakem Suat Aslanboğa oyuna renk gelmesi amacıyla bi tarafından penaltı uydurup skorun bir farka inmesine aracı olduysa da maçı televizyondan izleyen bizler için ikinci yarı başlarken oyuna pek de hareket gelmedi.

Ferhat'ın uzun süredir oynamamasından mıdır, yoksa yerini yadırgamasındanmıdır bilmem, haddinden fazla sırıttığı, Colman'ın gollerde ve oyunun genelinde poitif katkısınının hayli fazla olduğu dönemde ben Ahmet Hoca'dan Ferhat'ı çıkarmasını, Alanzinho'u oyuna almasını Serkan'ı sağ bek'e çekmesini beklerdim. Giren oyuncuda anlaşsak da çıkan oyuncu konusunda kendisiyle aramızda görüş ayrılığı oldu, saygı duyarız. Kayserispor maçlarının nöbetçi hocası Serkan'ın yerine aldı Alanzinho'yu ki bu da O'nun görüşüdür ama bence yanlış yaptı.

Barış'ın biraz daha evvel oyuna girmesi konusundaki beklentim de benim için ayrıca bir hayal kırıklığı niteliğinde. Hafta içi milli takımlarda 3 gol atan yerlinin yerlisi 4 dakika kala oyuna girip topla buluştuğu üç pozisyonda vasatı aşamayan hareketler sergileyip son dakika Suleymanu'yu geçişiyle kendini affettirse de benim gönlümü alamadı. Kendisinin uzun süre birlikte olduğu, ancak Trabzonspor A takımıyla 4 gün idmana çıkmış bir teknik direktörün sahaya sürdüğü Barış'ın topla buluştuğu 4 pozisyonda daha faydalı olmasını beklerdim ancak olmadı.

Kayserispor maçının özeti; teknik direktör değişikliğiyle sahaya çıkan Trabzonspor'un bu sezon ikinci kez 4 atması beni sevindirdi. Ahmet Hoca'nın yeni teknik direktör sıfatıyla yaptığı değişiklikler kısmen hoşuma gitmedi. Ersun Yanal'ın söylediği matematiksel (!) olarak şampiyonluk yarışının sürdüğü gerçeği değişmedi. Gökhan-Umut ikilisinin golle buluşması güzel, ancak Umut sahadayken hala umut vermiyor. Rakip 2-0'dan sonra topla biraz daha fazla oynasa da böylesi sıkıntılı bir durumda maçı kazanmayı bilmek güzel. Hakem'in Tayfun'un yaptırdığı penaltıda düdüğü çalması komik. Haftalar sonra içeride maç sonu futbolcuların kolbastı oynaması güzel, Barış-Giray ikilisinin yüzünün gülmesi ekstra, Selçuk'un hafta boyu idmanlarda isteksiz olup yedek takımla idmana çıkıp bu maçta grip (!) teşhisi sebebiyle oynamaması ilginç. Maçın Trabzonspor tarafından en iyi oyuncuları Colman-Hüseyin-Tayfun...

Maç bitip manicodepresivo blog yazarlarıyla NTV'ye Barcelona maçına bağlandığımızda skor 4-2 idi. Biz kanalı değiştirdikten sonra Barca 2 gol daha attı. Alkolden ve dönen yoğun geyikten dolayı oyundan falan bahsedemiyeceğim. Hem Barca hem de Trabzonspor kazandığında atılacak en güzel başlığın "Bordo-Mavi gece" olacağını söylemişti komşu blog yazarlarından birisi. Uzun zaman sonra Avni Aker'de kolbastı oynanabilmesi sebebiyle ben başlığımı "Kolbastı'ya Dönüş" şeklinde değiştirdim. Bordo-Mavi gece onların olsun.

Kazanmak güzel, teknik direktör değişikliğinde yeni teknik direktörün biraz fazla kaçan değişiklikleriyle kazanmak daha da güzel.

Hiç yorum yok: