Dünya futbolunda az buçuk kariyer yapmış isimlerin ülkemize geldiğinde "Ali kıran baş kesen" moduna girmeleri oldukça can sıkıcı bir durum. Misal Carlos gibi hakikaten takdir edilmesi gereken futbol geçmişine sahip bir ismin, ülkedeki meslektaşlarının kendisine duyduğu saygıdan da güç alarak futbol sahasında topsuz durumlarda istediği gibi at koşturması yakışmadı dün akşam. Tolunay Hoca başkalarıyla tartışma halindeyken koşarak olay yerine intikal edip, Davos'ta moderatörün Başbakan'a yaptığı omza el atma hareketi, kendisi iyi niyetli olsa bile, rakip T.D'nin karizmasını çizmeye yönelik 10 kusurlu hareketten biriydi. Aynı maçta hakeme "deli" işareti yaptıktan sonra bu omza el atma girişiminde bulunması ne demek istediğimi anlatmak için yeterli örneklerdir diye düşünüyorum.
Üstüne maçtan sonra Tolunay Hoca için "adını bile bilmediğim birisi, şampiyonluğa mı gidiyor da bu kadar agresif" gibi cümleler kurması Carlos'un halet-i ruhiyesini daha da net açıklıyor. Roberto abimize hatırlatmakta fayda var ki adını bile bilmediği TD'nin takımıyla Türkiye'ye geldikten sonra dördüncü lig maçını oynadı dün akşam, bu 4 maçın ikisini kaybetti takımı, ikisini kazandı, hem de son maçta kendi deplasmanda 4 attı bu adını bilmediğin teknik direktörün takımı. Sonuçlar çok önemli değil, ancak ne kadar parlak geçmişe sahip olursa olsun hiç bir futbolcu "adını bile bilmediğim" diyerek kimseyi küçümseme hakkına sahip değil. En nihayetinde burası ne Katar Ligi, ne de Dubai. Sonra çıkar adını bile bilmediğin Yattara'lar, sahada rezil eder adamı.
9 Mart 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder